Connect with us

Gündem

Domatesin Besleyici Değerleri ve Sağlık Faydaları

Domates, Mayaların dünyaya armağan ettiği sulu ve besleyici bir meyve olarak bilinir. Orta Amerika’ya özgü olan bu mütevazi sebze, sağlık arayan birçok kişinin ilgisini çeken benzersiz besleyici özelliklere sahiptir. Domatesin, bazı popüler meyvelerden daha fazla sağlık faydası sağladığına dair ilginç bulgular vardır. İspanyol kaşiflerin dünyaya tanıttığı bu meyve, Aztekler tarafından yüzyıllar önce Orta Amerika’da yetiştirilmeye […]

Published

on

Domates, Mayaların dünyaya armağan ettiği sulu ve besleyici bir meyve olarak bilinir. Orta Amerika’ya özgü olan bu mütevazi sebze, sağlık arayan birçok kişinin ilgisini çeken benzersiz besleyici özelliklere sahiptir. Domatesin, bazı popüler meyvelerden daha fazla sağlık faydası sağladığına dair ilginç bulgular vardır. İspanyol kaşiflerin dünyaya tanıttığı bu meyve, Aztekler tarafından yüzyıllar önce Orta Amerika’da yetiştirilmeye başlanmıştır. Günümüzde organik, hibrit veya genetiği değiştirilmiş birçok çeşidi bulunmaktadır. Domatesler genellikle kırmızı renkte olsa da sarı, turuncu, pembe, mor, yeşil veya beyaz gibi renklerde de mevcuttur.

Özellikle heirloom domatesleri, doğal ve lezzetli meyveler üretme eğilimindedir. Bu çeşitler, organik sebze tüketicileri arasında giderek daha popüler hale gelmektedir. Çeri domatesler, Solanaceae ailesine ait küçük, yuvarlak ve kiraz büyüklüğünde meyvelerdir. İtalyan ve Yunan mutfağında sıkça kullanılan bu çeşitler, Akdeniz bölgelerinde oldukça popülerdir.

Domates, düşük kalorili bir sebzedir. 100 gramı sadece 18 kaloridir. Ancak, mükemmel antioksidanlar, diyet lifi, mineraller ve vitaminler bakımından zengindir. Bu nedenle, diyetisyenler ve beslenme uzmanları genellikle kolesterol kontrolü ve kilo verme diyetlerinde domates tüketimini önerirler. 100 gram çiğ domatesin besin değerleri şu şekildedir:

Kalori: 18
Su: %95
Protein: 0.9 gram
Karbonhidrat: 3.9 gram
Şeker: 2.6 gram
Lif: 1.2 gram
Yağ: 0.2 gram
Domates ayrıca likopen, beta karoten, lutein, flavonoidler, fenolik asitler ve tanenler gibi antioksidanlar açısından da zengindir. Bu antioksidanlar, birçok hastalığa karşı koruyucu etkiye sahiptir. Örneğin, likopen, çeşitli kanser türlerine karşı koruyucu olabilir. Ayrıca, domatesin içerdiği besin maddeleri göz sağlığına, cilt sağlığına ve kemiklerin korunmasına da katkı sağlar.

Gündem

Kenelerin Korkutucu Çeşitliliği: 200+ Hastalık Tehlikesi

Keneler, sadece Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda 200’den fazla hastalığın taşıyıcısı olabiliyor. Bu önemli bilgiyi Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Keskin vurguluyor. Türkiye’de KKKA hastalığının tanısının konulması ve yaygınlaşması üzerine yapılan çalışmalar da artmış durumda. Kenelerle ilgili çalışmaları 2008 yılından beri sürdüren Keskin, Ondokuz […]

Published

on

Keneler, sadece Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda 200’den fazla hastalığın taşıyıcısı olabiliyor. Bu önemli bilgiyi Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Keskin vurguluyor. Türkiye’de KKKA hastalığının tanısının konulması ve yaygınlaşması üzerine yapılan çalışmalar da artmış durumda.

Kenelerle ilgili çalışmaları 2008 yılından beri sürdüren Keskin, Ondokuz Mayıs ve Artvin Çoruh üniversiteleri ile işbirliği içinde yabani hayvanlardaki kene popülasyonu ve bu kenelerin taşıdığı hastalıklar üzerine araştırmalar yapıyorlar.

İnsanlarda hastalıklara sebep olan kene türlerini araştırmaya devam ettiklerini belirten Keskin, yaz aylarının gelmesiyle birlikte kenelerin aktivitelerinin arttığına dikkat çekiyor ve halkın bu konuda daha bilinçli olması gerektiğini vurguluyor.

Özellikle “Hyalomma marginatum” cinsi kenelerin popülasyonundaki artış ve insanlarda KKKA hastalığının görülmesi üzerine araştırmaların yoğunlaştığını belirten Keskin, kenelerin sadece KKKA virüsünü değil, aynı zamanda 200’den fazla hastalığın etkenini taşıyabileceğini ifade ediyor.

TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz da havaların ısınmasıyla birlikte Tokat ve çevresinde KKKA hastalığında bir artış olduğunu belirtiyor. Üniversite bünyesinde biyoloji bölümünde kene türleriyle ilgili çalışmaların yapıldığını ve bu konuda önemli adımlar atıldığını vurguluyor.

Continue Reading

Gündem

Mavi Ekranların Bedeli: Telefon ve Ekran Bağımlılığına Karşı Mücadele

“Ekrana Yapışkan: Dijital Dünyanın Bedeli ve Çözüm Yolları” Günümüzde günün büyük bir kısmını mavi ekranların karşısında geçiriyoruz. Sabah uyandığımızda ilk işimiz cep telefonumuzu kontrol etmek oluyor. Sosyal medya, oyunlar, ve sürekli yeni içeriklerle etkileşimde olma isteği, cep telefonlarını elimizden bırakmamızı neredeyse imkansız hale getiriyor. Ancak bu alışkanlığın bedeli oldukça yüksek. Uzman Klinik Psikolog Elif Yazar’a […]

Published

on

“Ekrana Yapışkan: Dijital Dünyanın Bedeli ve Çözüm Yolları”

Günümüzde günün büyük bir kısmını mavi ekranların karşısında geçiriyoruz. Sabah uyandığımızda ilk işimiz cep telefonumuzu kontrol etmek oluyor. Sosyal medya, oyunlar, ve sürekli yeni içeriklerle etkileşimde olma isteği, cep telefonlarını elimizden bırakmamızı neredeyse imkansız hale getiriyor. Ancak bu alışkanlığın bedeli oldukça yüksek.

Uzman Klinik Psikolog Elif Yazar’a göre, sosyal medya ve diğer dijital platformlar aracılığıyla sürekli olarak yeni içeriklerle karşılaşma ve etkileşime geçme isteği, telefon kullanımımızı artırıyor. Özellikle genç kızlarda görülen “gündemi veya bir şeyleri kaçırma korkusu” (FOMO), bu alışkanlığın yaygın bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Cep telefonlarında oyun oynama alışkanlıklarının da ciddi boyutlara ulaştığını belirten Yazar, kısa vadeli hazların, ertelenmiş ve çaba gerektiren hazlarla yer değiştirmesiyle birlikte, aşırı kullanımın ruhsal sıkıntılara ve hatta patolojik bağımlılıklara neden olduğunu ifade ediyor.

Bu alışkanlıkların olumsuz etkileri yalnızca ruhsal sağlığımızla sınırlı değil. Uzun süreli cep telefonu kullanımının migren atağına, uyku bozukluklarına, göz yorgunluğuna ve boyun ağrılarına neden olduğu biliniyor. Ayrıca, cep telefonlarının elektromanyetik radyasyon yayması da hala araştırılan bir konu.

Uzmanlar, günlük ekran süresini 2-3 saatle sınırlamanın önemli olduğunu vurguluyorlar. Sabah uyandığımızda telefon kullanmaktan kaçınmak, günün başlangıcını daha sakin bir şekilde geçirmemizi sağlayabilir. Ayrıca, zaman sınırları belirlemek, bildirim sinyallerini azaltmak ve alternatif aktiviteler bulmak da cep telefonu bağımlılığıyla mücadelede etkili olabilir.

Cep telefonlarının sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerinden kaçınmak için, bireysel olarak alınacak önlemler kadar ailelerin ve toplumun da bilinçlenmesi gerekiyor. Çocukları cep telefonu kullanımı konusunda bilinçlendirmek ve alternatif aktiviteler sunmak, bu alışkanlıkların olumsuz etkilerini azaltabilir.

Continue Reading

Gündem

Hareketsizlik ve Sağlık: Pıhtı Oluşumuyla Ani Ölüm Riski

Hareketsiz yaşam tarzının sağlık üzerindeki olumsuz etkileri son derece ciddi olabilir. Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, uzun süre masa başında veya ayakta hareketsiz kalmanın, özellikle baldır kaslarının etkin bir şekilde çalışmaması nedeniyle kirli kanın pıhtı oluşturma riskini artırdığını belirtiyor. Bu pıhtıların akciğerlere ulaşması durumunda ise ani ölüm riskiyle karşı karşıya kalınabileceğini […]

Published

on

Hareketsiz yaşam tarzının sağlık üzerindeki olumsuz etkileri son derece ciddi olabilir. Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, uzun süre masa başında veya ayakta hareketsiz kalmanın, özellikle baldır kaslarının etkin bir şekilde çalışmaması nedeniyle kirli kanın pıhtı oluşturma riskini artırdığını belirtiyor. Bu pıhtıların akciğerlere ulaşması durumunda ise ani ölüm riskiyle karşı karşıya kalınabileceğini vurguluyor.

Genç yaşlarda dahi kalp ve damar sağlığının tehdit altında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köksal, bilgisayar başında uzun saatler geçirme, ayakta uzun süre hareketsiz kalma gibi alışkanlıkların bu riski artırdığını söylüyor. Özellikle meslek gereği uzun süre ayakta durmak zorunda olan kişilerin bu konuda dikkatli olmaları gerektiğini vurguluyor.

Köksal, pıhtı oluşumunun önemli nedenlerinden birinin bacaklardan akciğerlere giden dolaşım yolunda yer çekiminin etkisi olduğunu belirtiyor. Bu süreçte baldır kaslarının önemli bir rol oynadığını ve hareketsizlik durumunda kanın göllenip pıhtı oluşturma riskinin arttığını açıklıyor. Ancak basit bir egzersizle bu riskin önlenebileceğini vurgulayarak, parmak ucu-topuk hareketiyle baldır kaslarını çalıştırmanın önemine dikkat çekiyor.

Uzun süre yolculuk yapmak zorunda olanların da bu riski göz önünde bulundurması gerektiğini belirten Köksal, hareketin önemini vurgulayarak günde 3-4 kilometre tempolu yürüyüş yapmanın faydalı olabileceğini ifade ediyor. Hareketin yanı sıra bol su içmenin de kanın akışkanlığını sağladığını ve bu sayede pıhtı oluşumunu engellediğini söylüyor.

Sonuç olarak, Prof. Dr. Köksal’ın vurguladığı gibi, hareketsiz yaşam tarzı beraberinde ciddi sağlık risklerini getirebilir. Ancak düzenli egzersiz ve hareket ile bu riskleri azaltmak mümkündür.

Continue Reading

Trending

Copyright © 2017 Zox News Theme. Theme by MVP Themes, powered by WordPress.