Connect with us

Gündem

Çilek: Lezzetli ve Sağlıklı Bir Tercih

Çilek, Rosaceae ailesine ait gülgillerin Fragaria cinsine mensup bir bitki türüdür ve meyvesiyle adını duyurmuştur. Genellikle kırmızı renkte olan çilekler, beyaz, sarı, pembe ve hatta mor gibi çeşitli renklerde de bulunabilirler. Çileğin lezzeti tatlı, ekşi ve aromatiktir ve yüksek C vitamini içeriğiyle antioksidan özelliklere sahiptir. Aynı zamanda lif, folat, potasyum ve magnezyum gibi sağlık için […]

Published

on

Çilek, Rosaceae ailesine ait gülgillerin Fragaria cinsine mensup bir bitki türüdür ve meyvesiyle adını duyurmuştur. Genellikle kırmızı renkte olan çilekler, beyaz, sarı, pembe ve hatta mor gibi çeşitli renklerde de bulunabilirler. Çileğin lezzeti tatlı, ekşi ve aromatiktir ve yüksek C vitamini içeriğiyle antioksidan özelliklere sahiptir. Aynı zamanda lif, folat, potasyum ve magnezyum gibi sağlık için önemli besin maddeleri açısından zengindir. Başlangıçta yaz meyvesi olarak bilinse de günümüzde modern tarım yöntemleri sayesinde, mevsim dışında da tüketilebilir hale gelmiştir.

Çileğin tüketim şekli oldukça çeşitlidir. Genellikle taze olarak tüketilirken, reçel, marmelat, pasta, kek gibi birçok tatlı ve atıştırmalık tarifinde de kullanılır. Ayrıca smoothie, milkshake ve dondurma gibi içecek ve tatlılarda da sıkça tercih edilir. Lezzetli olmasının yanı sıra çilek, sağlık açısından da birçok fayda sağlar. Bağışıklık sistemini güçlendirir, sindirime yardımcı olur, cilt sağlığını iyileştirir ve kalp sağlığını destekler.

Çileğin Besin Değeri

Bir orta boy kase çileğin içerisinde 7,64 gram karbonhidrat, 0,67 gram protein ve 0,3 gram yağ bulunmaktadır. Ayrıca, 1 kase çilekte 1 miligram sodyum ve 153 miligram potasyum da bulunur. 100 gram çilekte ise 16 miligram kalsiyum, 12 miligram A vitamini, 58,8 miligram C vitamini ve 0,41 miligram demir içerir. Çileğin Kalori Değeri

100 gram çilek yaklaşık olarak 32 kaloriye denk gelirken, 1 orta boy çilek 4 kalori içerir. Orta boy bir kase çilek ise genellikle ortalama 46 kaloriye sahiptir.

Çileğin Sağlık Faydaları Nelerdir?

Kalp sağlığını korur: Çilek, içerdiği flavonoid ve ellajik asit sayesinde kalp sağlığını destekler ve kan damarlarını gevşeterek tansiyonun düşmesine yardımcı olur.
Bilişsel fonksiyonları iyileştirir: Yüksek C vitamini içeriği, sinir sisteminin güçlenmesine yardımcı olur ve bilişsel fonksiyonları geliştirir.
Alerji ve astım belirtilerini hafifletir: Çileğin iltihap önleyici özellikleri, alerjik belirtileri azaltır ve astım semptomlarını hafifletir.
Kansere karşı koruma sağlar: İçerdiği antioksidanlar sayesinde kanserli hücrelerin çoğalmasını engeller ve vücudu kansere karşı korur.
Çileğin Mevsimi

Çilek, genellikle ilkbahar ve yaz mevsimlerinde tüketilmektedir. Mayıs ve haziran aylarında en taze ve organik çilekler bulunurken, kış aylarında da paketli olarak satılmaktadır. Ancak, en lezzetli çilekler genellikle yaz mevsiminde bulunur ve taze olarak tüketilir.

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gündem

Kenelerin Korkutucu Çeşitliliği: 200+ Hastalık Tehlikesi

Keneler, sadece Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda 200’den fazla hastalığın taşıyıcısı olabiliyor. Bu önemli bilgiyi Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Keskin vurguluyor. Türkiye’de KKKA hastalığının tanısının konulması ve yaygınlaşması üzerine yapılan çalışmalar da artmış durumda. Kenelerle ilgili çalışmaları 2008 yılından beri sürdüren Keskin, Ondokuz […]

Published

on

Keneler, sadece Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda 200’den fazla hastalığın taşıyıcısı olabiliyor. Bu önemli bilgiyi Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Keskin vurguluyor. Türkiye’de KKKA hastalığının tanısının konulması ve yaygınlaşması üzerine yapılan çalışmalar da artmış durumda.

Kenelerle ilgili çalışmaları 2008 yılından beri sürdüren Keskin, Ondokuz Mayıs ve Artvin Çoruh üniversiteleri ile işbirliği içinde yabani hayvanlardaki kene popülasyonu ve bu kenelerin taşıdığı hastalıklar üzerine araştırmalar yapıyorlar.

İnsanlarda hastalıklara sebep olan kene türlerini araştırmaya devam ettiklerini belirten Keskin, yaz aylarının gelmesiyle birlikte kenelerin aktivitelerinin arttığına dikkat çekiyor ve halkın bu konuda daha bilinçli olması gerektiğini vurguluyor.

Özellikle “Hyalomma marginatum” cinsi kenelerin popülasyonundaki artış ve insanlarda KKKA hastalığının görülmesi üzerine araştırmaların yoğunlaştığını belirten Keskin, kenelerin sadece KKKA virüsünü değil, aynı zamanda 200’den fazla hastalığın etkenini taşıyabileceğini ifade ediyor.

TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz da havaların ısınmasıyla birlikte Tokat ve çevresinde KKKA hastalığında bir artış olduğunu belirtiyor. Üniversite bünyesinde biyoloji bölümünde kene türleriyle ilgili çalışmaların yapıldığını ve bu konuda önemli adımlar atıldığını vurguluyor.

Continue Reading

Gündem

Mavi Ekranların Bedeli: Telefon ve Ekran Bağımlılığına Karşı Mücadele

“Ekrana Yapışkan: Dijital Dünyanın Bedeli ve Çözüm Yolları” Günümüzde günün büyük bir kısmını mavi ekranların karşısında geçiriyoruz. Sabah uyandığımızda ilk işimiz cep telefonumuzu kontrol etmek oluyor. Sosyal medya, oyunlar, ve sürekli yeni içeriklerle etkileşimde olma isteği, cep telefonlarını elimizden bırakmamızı neredeyse imkansız hale getiriyor. Ancak bu alışkanlığın bedeli oldukça yüksek. Uzman Klinik Psikolog Elif Yazar’a […]

Published

on

“Ekrana Yapışkan: Dijital Dünyanın Bedeli ve Çözüm Yolları”

Günümüzde günün büyük bir kısmını mavi ekranların karşısında geçiriyoruz. Sabah uyandığımızda ilk işimiz cep telefonumuzu kontrol etmek oluyor. Sosyal medya, oyunlar, ve sürekli yeni içeriklerle etkileşimde olma isteği, cep telefonlarını elimizden bırakmamızı neredeyse imkansız hale getiriyor. Ancak bu alışkanlığın bedeli oldukça yüksek.

Uzman Klinik Psikolog Elif Yazar’a göre, sosyal medya ve diğer dijital platformlar aracılığıyla sürekli olarak yeni içeriklerle karşılaşma ve etkileşime geçme isteği, telefon kullanımımızı artırıyor. Özellikle genç kızlarda görülen “gündemi veya bir şeyleri kaçırma korkusu” (FOMO), bu alışkanlığın yaygın bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Cep telefonlarında oyun oynama alışkanlıklarının da ciddi boyutlara ulaştığını belirten Yazar, kısa vadeli hazların, ertelenmiş ve çaba gerektiren hazlarla yer değiştirmesiyle birlikte, aşırı kullanımın ruhsal sıkıntılara ve hatta patolojik bağımlılıklara neden olduğunu ifade ediyor.

Bu alışkanlıkların olumsuz etkileri yalnızca ruhsal sağlığımızla sınırlı değil. Uzun süreli cep telefonu kullanımının migren atağına, uyku bozukluklarına, göz yorgunluğuna ve boyun ağrılarına neden olduğu biliniyor. Ayrıca, cep telefonlarının elektromanyetik radyasyon yayması da hala araştırılan bir konu.

Uzmanlar, günlük ekran süresini 2-3 saatle sınırlamanın önemli olduğunu vurguluyorlar. Sabah uyandığımızda telefon kullanmaktan kaçınmak, günün başlangıcını daha sakin bir şekilde geçirmemizi sağlayabilir. Ayrıca, zaman sınırları belirlemek, bildirim sinyallerini azaltmak ve alternatif aktiviteler bulmak da cep telefonu bağımlılığıyla mücadelede etkili olabilir.

Cep telefonlarının sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerinden kaçınmak için, bireysel olarak alınacak önlemler kadar ailelerin ve toplumun da bilinçlenmesi gerekiyor. Çocukları cep telefonu kullanımı konusunda bilinçlendirmek ve alternatif aktiviteler sunmak, bu alışkanlıkların olumsuz etkilerini azaltabilir.

Continue Reading

Gündem

Hareketsizlik ve Sağlık: Pıhtı Oluşumuyla Ani Ölüm Riski

Hareketsiz yaşam tarzının sağlık üzerindeki olumsuz etkileri son derece ciddi olabilir. Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, uzun süre masa başında veya ayakta hareketsiz kalmanın, özellikle baldır kaslarının etkin bir şekilde çalışmaması nedeniyle kirli kanın pıhtı oluşturma riskini artırdığını belirtiyor. Bu pıhtıların akciğerlere ulaşması durumunda ise ani ölüm riskiyle karşı karşıya kalınabileceğini […]

Published

on

Hareketsiz yaşam tarzının sağlık üzerindeki olumsuz etkileri son derece ciddi olabilir. Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, uzun süre masa başında veya ayakta hareketsiz kalmanın, özellikle baldır kaslarının etkin bir şekilde çalışmaması nedeniyle kirli kanın pıhtı oluşturma riskini artırdığını belirtiyor. Bu pıhtıların akciğerlere ulaşması durumunda ise ani ölüm riskiyle karşı karşıya kalınabileceğini vurguluyor.

Genç yaşlarda dahi kalp ve damar sağlığının tehdit altında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köksal, bilgisayar başında uzun saatler geçirme, ayakta uzun süre hareketsiz kalma gibi alışkanlıkların bu riski artırdığını söylüyor. Özellikle meslek gereği uzun süre ayakta durmak zorunda olan kişilerin bu konuda dikkatli olmaları gerektiğini vurguluyor.

Köksal, pıhtı oluşumunun önemli nedenlerinden birinin bacaklardan akciğerlere giden dolaşım yolunda yer çekiminin etkisi olduğunu belirtiyor. Bu süreçte baldır kaslarının önemli bir rol oynadığını ve hareketsizlik durumunda kanın göllenip pıhtı oluşturma riskinin arttığını açıklıyor. Ancak basit bir egzersizle bu riskin önlenebileceğini vurgulayarak, parmak ucu-topuk hareketiyle baldır kaslarını çalıştırmanın önemine dikkat çekiyor.

Uzun süre yolculuk yapmak zorunda olanların da bu riski göz önünde bulundurması gerektiğini belirten Köksal, hareketin önemini vurgulayarak günde 3-4 kilometre tempolu yürüyüş yapmanın faydalı olabileceğini ifade ediyor. Hareketin yanı sıra bol su içmenin de kanın akışkanlığını sağladığını ve bu sayede pıhtı oluşumunu engellediğini söylüyor.

Sonuç olarak, Prof. Dr. Köksal’ın vurguladığı gibi, hareketsiz yaşam tarzı beraberinde ciddi sağlık risklerini getirebilir. Ancak düzenli egzersiz ve hareket ile bu riskleri azaltmak mümkündür.

Continue Reading

Trending

Copyright © 2017 Zox News Theme. Theme by MVP Themes, powered by WordPress.