Connect with us

Gündem

Yaza lekesiz ve pürüzsüz bir ciltle girin!

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güncel Öztürk, yaza lekesiz ve pürüzsüz bir ciltle girmek için nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında merak edilenleri sizler için anlattı. Yaz ayları, güneşin ışıltısıyla birlikte gelirken, cilt bakımı ve korunma ihtiyacı da artar. Peki lekesiz ve pürüzsüz bir cilde sahip olmak için yapabileceğiniz adımlar nelerdir? Güneşin zararlı […]

Published

on

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güncel Öztürk, yaza lekesiz ve pürüzsüz bir ciltle girmek için nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında merak edilenleri sizler için anlattı.
Yaz ayları, güneşin ışıltısıyla birlikte gelirken, cilt bakımı ve korunma ihtiyacı da artar. Peki lekesiz ve pürüzsüz bir cilde sahip olmak için yapabileceğiniz adımlar nelerdir?

Güneşin zararlı UV ışınlarına dikkat!

Güneşin zararlı UV ışınları cildimizde lekelenmelere, kırışıklıklara ve cilt yaşlanmasına yol açabilir. Bu nedenle, pürüzsüz bir cilt için en önemli adım güneş korumasıdır. Güneş koruyucu kullanmak, cildinizi UV ışınlarından korurken leke oluşumunu engelleyebilir ve cildinizin genç ve sağlıklı kalmasını sağlayabilir.

Cilt tipinize uygun düzenli cilt bakımı

Düzenli cilt bakımı da pürüzsüz bir cilde sahip olmanın önemli bir parçasıdır. Cilt tipinize uygun temizleyici ve nemlendirici ürünler kullanarak cildinizi temizleyin ve nemlendirin. Ayrıca, haftalık peeling ve maskelerle cildinizi derinlemesine temizleyerek ölü cilt hücrelerini ve kirleri uzaklaştırabilirsiniz. Unutmayın, içeriden dışarıya doğru bakım da pürüzsüz bir cilt için önemlidir. Bol miktarda su içmek, sağlıklı beslenmek ve cildi besleyici antioksidanlarla dolu yiyecekleri tüketmek, cildinizin parlak ve genç kalmasına yardımcı olabilir.

Cilt bakımında C vitamini

C vitamini, antioksidan özellikleriyle bilinir ve cildi güneşin zararlı etkilerine karşı korur. Leke oluşumunu azaltabilir ve cildinizi aydınlık ve canlı tutabilir. C vitamini içeren serumlar veya kremler düzenli olarak kullanılabilir.

Peeling önemli bir adım!

Ölü cilt hücrelerini ve birikmiş kirleri temizlemek için haftalık olarak peeling yapın. Bu, cildinizi daha parlak ve pürüzsüz hale getirirken lekelerin ve cilt tonu düzensizliklerinin azalmasına yardımcı olabilir.

Nemlendirme her cilt tipi için önemlidir

Cildi nemlendirmek, cilt bariyerini korumanın yanı sıra lekelerin ve kırışıklıkların oluşumunu azaltmaya yardımcı olur. Hafif formülasyonlara sahip nemlendiriciler tercih edin ve cildinizin ihtiyacına uygun olanını seçin.

Beslenme ve su tüketimi

Sağlıklı bir cilt için içten dışa doğru yaklaşımı benimseyin. Bol miktarda su içmek cildinizi nemlendirir ve parlak tutar. Ayrıca, antioksidanlar açısından zengin meyve ve sebzeleri diyetinize eklemek de cildinizin sağlığını destekleyebilir.

Yaza lekesiz ve pürüzsüz bir ciltle girmek için yukarıdaki adımları uygulayarak cilt bakım rutininizi güçlendirebilir, düzenli bakım ve koruma ile sağlıklı ve güzel bir cilde sahip olabilirsiniz. Doktorunuz, cildinizin ihtiyaç duyduğu özel bakımı belirleyerek, sizin için en uygun tedavi yöntemini ve ürünleri önerecektir. Unutmayın, sağlıklı ve güzel bir cilde sahip olmak için profesyonel yardım almak her zaman en güvenilir yoldur.

Gündem

Kenelerin Korkutucu Çeşitliliği: 200+ Hastalık Tehlikesi

Keneler, sadece Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda 200’den fazla hastalığın taşıyıcısı olabiliyor. Bu önemli bilgiyi Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Keskin vurguluyor. Türkiye’de KKKA hastalığının tanısının konulması ve yaygınlaşması üzerine yapılan çalışmalar da artmış durumda. Kenelerle ilgili çalışmaları 2008 yılından beri sürdüren Keskin, Ondokuz […]

Published

on

Keneler, sadece Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda 200’den fazla hastalığın taşıyıcısı olabiliyor. Bu önemli bilgiyi Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Keskin vurguluyor. Türkiye’de KKKA hastalığının tanısının konulması ve yaygınlaşması üzerine yapılan çalışmalar da artmış durumda.

Kenelerle ilgili çalışmaları 2008 yılından beri sürdüren Keskin, Ondokuz Mayıs ve Artvin Çoruh üniversiteleri ile işbirliği içinde yabani hayvanlardaki kene popülasyonu ve bu kenelerin taşıdığı hastalıklar üzerine araştırmalar yapıyorlar.

İnsanlarda hastalıklara sebep olan kene türlerini araştırmaya devam ettiklerini belirten Keskin, yaz aylarının gelmesiyle birlikte kenelerin aktivitelerinin arttığına dikkat çekiyor ve halkın bu konuda daha bilinçli olması gerektiğini vurguluyor.

Özellikle “Hyalomma marginatum” cinsi kenelerin popülasyonundaki artış ve insanlarda KKKA hastalığının görülmesi üzerine araştırmaların yoğunlaştığını belirten Keskin, kenelerin sadece KKKA virüsünü değil, aynı zamanda 200’den fazla hastalığın etkenini taşıyabileceğini ifade ediyor.

TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz da havaların ısınmasıyla birlikte Tokat ve çevresinde KKKA hastalığında bir artış olduğunu belirtiyor. Üniversite bünyesinde biyoloji bölümünde kene türleriyle ilgili çalışmaların yapıldığını ve bu konuda önemli adımlar atıldığını vurguluyor.

Continue Reading

Gündem

Mavi Ekranların Bedeli: Telefon ve Ekran Bağımlılığına Karşı Mücadele

“Ekrana Yapışkan: Dijital Dünyanın Bedeli ve Çözüm Yolları” Günümüzde günün büyük bir kısmını mavi ekranların karşısında geçiriyoruz. Sabah uyandığımızda ilk işimiz cep telefonumuzu kontrol etmek oluyor. Sosyal medya, oyunlar, ve sürekli yeni içeriklerle etkileşimde olma isteği, cep telefonlarını elimizden bırakmamızı neredeyse imkansız hale getiriyor. Ancak bu alışkanlığın bedeli oldukça yüksek. Uzman Klinik Psikolog Elif Yazar’a […]

Published

on

“Ekrana Yapışkan: Dijital Dünyanın Bedeli ve Çözüm Yolları”

Günümüzde günün büyük bir kısmını mavi ekranların karşısında geçiriyoruz. Sabah uyandığımızda ilk işimiz cep telefonumuzu kontrol etmek oluyor. Sosyal medya, oyunlar, ve sürekli yeni içeriklerle etkileşimde olma isteği, cep telefonlarını elimizden bırakmamızı neredeyse imkansız hale getiriyor. Ancak bu alışkanlığın bedeli oldukça yüksek.

Uzman Klinik Psikolog Elif Yazar’a göre, sosyal medya ve diğer dijital platformlar aracılığıyla sürekli olarak yeni içeriklerle karşılaşma ve etkileşime geçme isteği, telefon kullanımımızı artırıyor. Özellikle genç kızlarda görülen “gündemi veya bir şeyleri kaçırma korkusu” (FOMO), bu alışkanlığın yaygın bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Cep telefonlarında oyun oynama alışkanlıklarının da ciddi boyutlara ulaştığını belirten Yazar, kısa vadeli hazların, ertelenmiş ve çaba gerektiren hazlarla yer değiştirmesiyle birlikte, aşırı kullanımın ruhsal sıkıntılara ve hatta patolojik bağımlılıklara neden olduğunu ifade ediyor.

Bu alışkanlıkların olumsuz etkileri yalnızca ruhsal sağlığımızla sınırlı değil. Uzun süreli cep telefonu kullanımının migren atağına, uyku bozukluklarına, göz yorgunluğuna ve boyun ağrılarına neden olduğu biliniyor. Ayrıca, cep telefonlarının elektromanyetik radyasyon yayması da hala araştırılan bir konu.

Uzmanlar, günlük ekran süresini 2-3 saatle sınırlamanın önemli olduğunu vurguluyorlar. Sabah uyandığımızda telefon kullanmaktan kaçınmak, günün başlangıcını daha sakin bir şekilde geçirmemizi sağlayabilir. Ayrıca, zaman sınırları belirlemek, bildirim sinyallerini azaltmak ve alternatif aktiviteler bulmak da cep telefonu bağımlılığıyla mücadelede etkili olabilir.

Cep telefonlarının sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerinden kaçınmak için, bireysel olarak alınacak önlemler kadar ailelerin ve toplumun da bilinçlenmesi gerekiyor. Çocukları cep telefonu kullanımı konusunda bilinçlendirmek ve alternatif aktiviteler sunmak, bu alışkanlıkların olumsuz etkilerini azaltabilir.

Continue Reading

Gündem

Hareketsizlik ve Sağlık: Pıhtı Oluşumuyla Ani Ölüm Riski

Hareketsiz yaşam tarzının sağlık üzerindeki olumsuz etkileri son derece ciddi olabilir. Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, uzun süre masa başında veya ayakta hareketsiz kalmanın, özellikle baldır kaslarının etkin bir şekilde çalışmaması nedeniyle kirli kanın pıhtı oluşturma riskini artırdığını belirtiyor. Bu pıhtıların akciğerlere ulaşması durumunda ise ani ölüm riskiyle karşı karşıya kalınabileceğini […]

Published

on

Hareketsiz yaşam tarzının sağlık üzerindeki olumsuz etkileri son derece ciddi olabilir. Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, uzun süre masa başında veya ayakta hareketsiz kalmanın, özellikle baldır kaslarının etkin bir şekilde çalışmaması nedeniyle kirli kanın pıhtı oluşturma riskini artırdığını belirtiyor. Bu pıhtıların akciğerlere ulaşması durumunda ise ani ölüm riskiyle karşı karşıya kalınabileceğini vurguluyor.

Genç yaşlarda dahi kalp ve damar sağlığının tehdit altında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köksal, bilgisayar başında uzun saatler geçirme, ayakta uzun süre hareketsiz kalma gibi alışkanlıkların bu riski artırdığını söylüyor. Özellikle meslek gereği uzun süre ayakta durmak zorunda olan kişilerin bu konuda dikkatli olmaları gerektiğini vurguluyor.

Köksal, pıhtı oluşumunun önemli nedenlerinden birinin bacaklardan akciğerlere giden dolaşım yolunda yer çekiminin etkisi olduğunu belirtiyor. Bu süreçte baldır kaslarının önemli bir rol oynadığını ve hareketsizlik durumunda kanın göllenip pıhtı oluşturma riskinin arttığını açıklıyor. Ancak basit bir egzersizle bu riskin önlenebileceğini vurgulayarak, parmak ucu-topuk hareketiyle baldır kaslarını çalıştırmanın önemine dikkat çekiyor.

Uzun süre yolculuk yapmak zorunda olanların da bu riski göz önünde bulundurması gerektiğini belirten Köksal, hareketin önemini vurgulayarak günde 3-4 kilometre tempolu yürüyüş yapmanın faydalı olabileceğini ifade ediyor. Hareketin yanı sıra bol su içmenin de kanın akışkanlığını sağladığını ve bu sayede pıhtı oluşumunu engellediğini söylüyor.

Sonuç olarak, Prof. Dr. Köksal’ın vurguladığı gibi, hareketsiz yaşam tarzı beraberinde ciddi sağlık risklerini getirebilir. Ancak düzenli egzersiz ve hareket ile bu riskleri azaltmak mümkündür.

Continue Reading

Trending

Copyright © 2017 Zox News Theme. Theme by MVP Themes, powered by WordPress.